Zaman ki deli rüzgardan öte
Neredeyse bir elli küsur sene geçmiş aradan
Biz gavur Tomas’ın sokağında
Altı köşe uçurup
Top peşinde koşarken
Sen eşikte oturur
Etrafında irili ufaklı beş altı çocuğun
Önünde fala kapanmış fincanın
Kanaviçe işlerdin
Sabah ilk vakitte ısırılmaktan morarmış etli dudaklarını
Gülsem mi ağlasam mı diyen yüzünü görür
Kalbinin sesini duyardık hatta
Sen olmasan gün başlamazdı zaten
Kehribar rengi gözlerin vardı
Perçemi alnına dökülen saçların açık kahverengiydi
Kadınlar akşam sabah dedikodunu yapardı
Sen de boş durmazdın hani
Şen kahkahaların duyulurdu öteki sokaklardan
Şimdi yoksun artık
Duvarlardaki resimlerinden
Sokakları kaplayan şen kahkahalarından
Bir eser kalmadı Cemile teyze
Bir tek yokluğunu anlatan
Derin hüzünden başka
Yalnız ağaç/2016