• ÜYE GİRİŞİ
Home / 2014 (Page 2)

Arşiv for 2014

Üç-beş günlük zaman

  Yüzümüzü gözümüzü buruşturup Hayata merhaba dediğimiz anın üzerinden Epeyce bir zaman geçti Karanlığın ışığa dönüştüğü zaman   Dünyadan bihaber çocukluğumuz Delikanlı çağımızdaki heyecan Yaş kemâle erdikçe artan gaileler Hayal penceresinden usulca akıp gittiler   Kimilerini özlemle yâd ettik zamanın Kimilerine iç geçirdik Keşkeler dolup taştı yüreğimizde   İçimden bir ses diyor ki Bu efkârlı…

Hep seninleyim

Bir tanem kapımızın ardında hâla duruyor terliğin Numarasını biliyorsun otuz yedi Arada bir tozunu alıyor parlatıyorum Kaldırmaya hiç kıyamadım   Her gece karanlığa inat aydınlatıyorum evimizi Çiçeğimizi düzenli suluyorum Arada toprağını da şöyle bir karıştırıp havalandırıyorum O bizim aşkımızı en iyi bilenlerden hiç solmadı, canlı duruyor Yaprakları da ilk gün gibi taptaze   Bir tanem…

Aylardan Ağustos

  Aylardan Ağustos Bir-iki günü eksik dolunay altında Otu-çiçeği- böceği Bir de ikimiz ıslanıyoruz, Pek sevdik yağmuru Senden başkası uğramaz bu sahile zaten İnadına kaldırımlar bile sen kokulu   Hadi gel gitmeden bir soluk al bende Dayan kapıma bu gece Senin için fazladan bir yatağım var bilirsin Mum kokulu pencere dibinde Hazır yağmuru da bulmuşken…

Daha bir sevdalıyım

  Dalgalar kumu sahile taşımaz dersen Buna kim inanır dostum Hele deniz bir kere kopmaya görsün Ardımızda gönül fırtınaları Bir kovalamaca ki alıp başını gitmiş Menzili belirsiz kıyılara doğru adım adım   Deniz  hangi mevsimde Önüne katıp getirecek bilemedik Yeni açmış bahar esintilerinde Pembeleri morları Keşke her gün aylardan nisan olsa Keşke her sabah tekrar…

Hepimizin bir hikayesi var

  Hepimizin bir hikayesi var muhakkak Topla-çıkar geriye kalan İki ucu keskin bıçak   Ne yaşayabildim nefes alırken sensiz Ne de yokluğunu dikili ağaçlar gibi bekleyen Gönlüme anlatabildim seni Düğümlendi kaldı içimde hıçkırıklar   Akla ziyan düş kırıklıkları Sevinçlerimizi ardımızda bırakıp gittiler Can buldu gölgeler Hiç yoktan       Yalnız ağaç/2016    

Biz ikimiz

  Seni tanıyınca anladım ki; Biz  ikimiz sisli-puslu havalarda Çoğu zaman güz yağmurları altında Farklı ıssız koylarda kalmışız  yıllarca   Kimilerine armağan edilmiş yaşamımızın Pervasızca bastırılmış yorgun duygularından Payımıza düşen sonbahara bürünmüş Solgun bahçelerde yalnızlıkmış         Yalnız ağaç/2016    

Senden sonraya kalamam

  Ha bugün ha yarın derken Hatta iyiden iyiye eyvallah için anı beklerken Seni tanımadan gitseydim üzülürdüm   Oysa çocukluğumuzla gençliğimiz Orta yaşlardaki halet-i ruhiyemiz Göz açıp kapanırcasına bir bir geçip gitti Hepsinden künyemize kazılmış fotoğraflar kaldı Kimi renkli çoğunlukla siyah beyazdı   İlk evimiz ilk göz ağrımız İlk köpeğimiz Ve daha nice sevdiklerimiz Keşkelerle…

Hayat demek sen demek

  Ne iyi ettin de geldin Hangi diyarlarda hangi mevsimlerdeydin Lâkin uzun zamandır bekliyordum seni Şöyle bir elli küsur yıl gibi   Ömrümüzün törpülendiği kesin Heybem dersen ıstırap dolu zaten Onca zamansız saat yaşamışım ki seni Gelişinle yedi renge boyadım Gün batımında gölgeyi     Yalnız ağaç/2016    

Bahar yağmurları zamanı

  Nisan ortasındaydık vaktin Gökte mevsim bulutları vardı Gönlümde asude şenlik çığlık çığlığa   Çocuksu bir düştü gördüğüm sanki Dönme dolaplar tahta salıncakları eksikti Yanar döner lambalarda Nur salkımı vardı   Soramadım bu nasıl bir derya ki Yönsüz ve pusulasız kalmışım Öylece yakalanmışım Öylece vurulmuşum sana   Bir nisan günüydü Tam da ortasındaydık nisanın Bahar…

Anla

  Öylesine yorgundu ki gönlüm Her şeyi bir tarafa bırakıp Çekip gitmek vardı uzaklara Sevgi kırıntısından yoksun vefasızlıklara inat   Bakir bir kasabaya Deniz kenarı veya değil ne fark eder Birkaç ağaç olsundu etrafta ıhlamur kokulu, Bir de köpeğim zilli   Gecenin matemi cabası Rüzgarın,  Dalgaların sessizliği yüreğime iner esasında Sessizlik adım olmuştu nitekim  …

1 2 3