• ÜYE GİRİŞİ
Home / 2016

Arşiv for 2016

Seni gönlüme düşürmem azıcık geç olsa da

  Seni gönlüme düşürmem azıcık geç olsa da Bakıp da göremediğim Sarılara pembelere Şimdi merhaba   Uzak uzaklardaydı gözlerim Yaşam siyah ile beyaz Geçmişim hatırlanmak istemezdi Yarınım anlamdan yoksun   Bugün gökyüzü parlak mavi Gözlerim derinliklerde Sen Usulca akan bir ırmağın sesinde Ve aldığım her nefeste öylece kal Gitme     Aslında geç kalmadık/2011  …

Zeytin ağacı

  Güne yokluğunla başlamak can sıkıcı Halbuki en iyi arkadaşım sendin zeytin ağacı Dallarına yuva yapmıştı kırlangıçlar Bağırtıları kulağıma sığınmıştı    Memleketin bütün gül bahçelerini topladım Bir sen etmedin zeytin ağacı Biz zamanın ötesinde buluşmuştuk seninle Zamanın ötesinde elde avuç dolusu hüzün   Buralardayım ama yokum zeytin ağacı Çaresizliğin gizeminde ağlıyorum Kırlangıçların  bağırtısı yok artık…

Kalbim

  Kalbim bütün günah sende mi yoksa Bu hüzünlü sayıklamalar nedendir kim bilir Ufukta her zaman soluk renkli gurup vakti Sarı bir güle dönüşmüş sanki gölgesi   Ihlamur ağacının altı soğuk kış günü Bir yanım dört duvar pencere dibi Sessizlik yırtınıyor ruhumda canhıraş Avucumda hala saklı nisan yağmuru   Kalbim bütün günah sende mi yoksa…

Kristina

  Yarın sabah erken vakitte Tam da gün doğarken hatta Karşı kıyıya giden ilk vapura gel yeniden Sanki ilk kez karşılaşıyoruz gibi yapalım Tanışalım yeni baştan seninle Yeniden benzeşelim birden Kristina   Şu dünyaya bir kez gelinir demelere inat Yarın, hatta her gün, her sabah Yeniden bekleyeyim vapurda seni Rüzgar dağıtsın saçlarını bir daha, bir…

Hadi gidelim buralardan

  Gidelim bu şehirden uzakta bir yerlere İki göz odamız olsun penceresi mavi Mutfağında annemin pembe perdesi Mum ışığında dinlensin başımız Geniş  bahçemizde güller serpilsin Çamlara yaslansın ardımız   Erik ağacını severim güzel çiçekler açar Kayısı, şeftali de ha keza kokusuna doyulmaz Duvarlarda begonviller reng ahenk Bir köşede birkaç kuzu Bir-iki de keçimiz koşuşturup dursun…

Şubat sonunda bir gündeyiz

  Şubat sonunda bir gün Vakit akşamüstüne yakın Gök yüzünde kızıla bandırılmış maviler Deniz  huysuzluğunu bırakmış pembe akşamlara dalmış Elimizde simit peynir Önümüzde salaş kahveden demli bir çay Sahildeyiz Şükür ki hayattayız   Deniz bir adım ötemiz neredeyse Ayaklarımız ha değdi ha değecek Martılar, yalı çapkınları uçuşup duruyor Karabataklar nasip peşinde Kediler etrafta telaşlı Bugün…

Bilemedik

  Su gibi aziz ol iki gözüm her daim berrak Mart menekşelerinin vasiyeti bu Pembe orkidenin duası da Fakat diyeceğimiz o ki İçimiz fena acıyor değil mi Meğer en büyük dert senden sonrasıymış Kaf dağının ardı sanki Hiç bilemedik   Oysa sahilinde yürüyecektik denizin Ellerimiz;  ki her daim bitişik Olmadı, olamadı nasılsa  Şu bayıla bayıla…

Dün senden uzakta bir yerdeydim

  Dün senden hayli uzak bir yerlerde Her nasılsa elimde kalmış epeyce mahcup Nihayetinde tebessümü mahzun  Son bir kare fotoğrafımıza bakarak Düşünüp durdum   Esasında gözbebeğimde donmuştu resmin Bu dünya ancak sen varken vardı Gelip gitmiş onca zaman Hiçbir hatırayı silip atamadı gönlümden Hep sen vardın Hep sen   Dün senden hayli uzak bir yerlerde…

En çok da akşamları esiyor yalnızlığın

  En çok da akşamları esiyor yalnızlığın Velhasıl suâle gerek yok Kısaca şuna ölüm de gitsin Senden kalan yalnızlık   Geceleri buralar çok sessiz  ay karanlık havalar ayaz İlmik ilmik işliyorum yüzünü karanlığa Bir ağlamalarını yapamadım Onu hiç düşünmemiştim zira   En çok akşamları yanıyor yüreğim Sessizliği yırtan sadece benim çığlığım Velhasıl suâl etmene gerek…

Karanfiller ağlamasın demiştik

  Oysa karanfiller ağlamasın istemiştik  Hadi gök gürlesin, ona razıyız İsterse kopup gitsin içimizdeki fırtınalar Yağmur pencereye nasıl vuracaksa öyle vursun Sırılsıklam ıslanalım demiştik değil mi   Seni ilk gördüğüm an Kıymetini sonradan öğrendiğim andı Onca çehre içinde belli ki benim gibi yalnızdın Yalnızlık ruhumuza sinmişti  Gözle görünür elle tutulurdu değil mi   Sonraki günlerde…

1 2