Zaman ki deli rüzgardan öte Nasıl da bir elli küsur sene geçmiş aradan Ben Gavur Tomas’ın sokağında top peşinde koşardım Sen eşikte oturur önünde fala kapanmış fincanın Kanaviçe işlerdin Sabah ilk vakitte ısırılmaktan morarmış etli dudaklarını Gülsem mi ağlasam mı diyen yüzünü görür Kalbinin sesini duyardık hatta Sen olmasan gün başlamazdı sanki Kehribar…